Hz. Musa’nın (A.S) kutsal ve gizemli sandukası Tarsus’ta bulundu!!! Tarsus’taki kazının sırrı çözüldü!!!

Bu gizemli sandığın içerisinde Hz. Musa’dan (A.S) kalma taş levhaların ve de Hz. Harun’un (A.S) eşyalarının olduğu düşünülmektedir. Ahd-i Atik Sandukası Tevrat’ta ve Kur-anı Kerim’de yer almaktadır. Kuran-ı Kerim’de ‘Peygamberleri onlara dedi: O’nun hükümdarlığının belgesi, size Tabut’un gelmesidir. Onda Rabbiniz’den bir güven duygusu ve huzur ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden arta kalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlardansanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır.’ (Bakara Suresi 248) Bu Ayet-i Kerime’den yola çıkarak ve “…onu melekler taşır…” delili ışığında sandukanın olumlu, huzur veren bir radyoaktivite içerdiğini ancak ehil ellerde bu olumlu etkisinin ortaya çıktığını söyleyebiliriz.

‘Ona Mehdi denilmesinin nedeni, gizli olan bir şeyin yolunu göstermesidir. Antakya denilen bir yerden Tabutu ortaya çıkaracaktır.’ (Hz. Muhammed S.A.V) Hadis-i Şerif’inde Bahsedilen Antakya ile Tarsus’un kuş uçumu mesafesi 138 KM olup karayolu ile mesafe de 237KMdir.

Ahd-i Atik Sandukası Kuran-ı Kerim’de de geçtiği gibi, inananlar için bir delil olduğundan Müslümanlar tarafından da uzun yıllardır aranmaktadır. Ahir zamanın gelmesi ile bulunacak olan Hz. Musa’nın (A.S) Sandığı hala gizemli bir kutsal varlık olarak bulunmayı bekliyor.

Topkapı Sarayı’nda sergilenen kutsal emanetlerden biri de Hz. Musa’nın (A.S) asası olduğu rivayet edilen bir sopadır. Normalde 122 cm uzunluğunda ve ahşaptan yapılmış olan bu sopa, kutsal emanetlerin sergilendiği has odada sergilenmektedir. Günümüzde bu sopanın gerçekten Hz. Musa’nın (S.A) sopası olup olmadığı konusunda çok büyük çelişkiler vardır. Yapılan araştırmalara göre belirli yazarlar DNA benzeri ya da karbon14 benzeri testler yapılması gerektiğini, bazıları ise kesinlikle onun sahabeler tarafından günümüze kadar taşındığını düşünmekte ve buna inanmaktadırlar.

Hz. Musa’nın (A.S) Sandukası kabul gören rivayete göre, akasya ağacından yapılmıştı, uzunluğu iki buçuk, eni bir buçuk ve yüksekliği de bir buçuk arşındı, içi ve dışı saf altınla kaplıydı ve üzerinde altın pervaz vardı. Altın kapağının üstünde kanatlarıyla sandığı koruyan iki melek vardı. Sandığın kenarındaki halkalara, akasya ağacından, altın kaplama sırıklar takılır ve sandık bu sırıklarla taşınırdı. Kollar sandığın halkalarında takılı kalır, ondan ayrılmaz ve Allah’ın (C.C) verdiği şehadet sandığın içinde saklanırdı. Sandık gidilen her yere taşınacak ve kamp kurulduğu zaman tam orta yerde bulunan, halis altın iplikle dokunmuş ve “Kefaret Örtüsü” de denilen bir örtünün altında korunacaktı.

Tarsus’ta çok gizli olarak yürütülen kazı çalışması Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile İngilizlerce yürütülmekte olup, şu ana kadar Kral Bityanus’un mabedinin ortaya çıkarıldığı içindeki hazinenin değerinin 2 trilyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Bir polis memurunun sır cinayetinin araştırılması amacıyla başlatılan kazı çalışmalarında, çok daha ilginç bir sona doğru yaklaşılmış bulunmakta. Esrarengiz cinayetin aydınlatılması için başlatılan kazılarda ulaşılan hazinenin yarattığı şaşkınlık çok daha öteye geçmiş durumdadır. Adının açıklanmasını istemeyen bir yetkilinin, Hz. Musa’nın (A.S) kayıp sandukasının bu kazı sonunda ortaya çıkarılma ihtimalinden bahsetmiştir. Tarsus’a kazı merkezinden yayılan radyasyon oranının çok yüksek olduğuna dikkat çeken yetkili, neticede bulunacak nesne ya da nesnelerin radyoaktivite içerdiğinden emin olduklarını bildirmiştir. İstanbul’da sergilenen Hz. Musa’nın (A.S) Asası olduğu belirtilen ancak uzmanların, bu nesne üzerinde karbon ölçümü yapılmadığından, bu nesnenin Hz. Musa’nın Asası olup olmadığı hususunda şüpheleri bulunduğunu hatırlatan yetkili, bulunacak nesneler arasında Hz. Musa’nın (A.S) Asasının da bulunma ihtimalini dile getirmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı’mıza arz ederim ki İsrail ve İngiltere bu kazı çalışmalarına yaklaştırılmasınlar. Ve bu hususta Sayın Cumhurbaşkanımızın gereken önlemlerin alınması için gereken talimatları verdiğinden de hiç şüphemiz bulunmamaktadır.