WEB SİTEME HOŞ GELDİNİZ, 02 Kasım 2024

Güzel kadınların güzelliklerini satmaları ne kadar utanç verici ise bir avukatın yardımını satması da o kadar utanç vericidir

Güzel kadınların güzelliklerini satmaları ne kadar utanç verici ise bir avukatın yardımını satması da o kadar utanç vericidir

“Güzel kadınların güzelliklerini satmaları ne kadar utanç verici ise bir avukatın yardımını satması da o kadar utanç vericidir.” (Ovidus)
Avukatlık bir “meslektir” ki ilk baro Atina’da kurulduğunda ana-babalarına saygısızlıktan cezalandırılanlar, vatan savunmasına veya bazı kanuni görevlere katılmayı reddedenler, ahlaka aykırı işlerle uğraşanlar, sefahat yerlerinde görülenler, miras yolu ile kendilerine geçen serveti lüks içinde yiyip bitirenler avukatlık yapamazlardı. Roma’da ise Avukat davaya başlarken doğruluk yemini ediyordu. Bu yemin, adaletin zaferini sağlamak, müvekkilin haklarını eksiksiz savunmak, dürüstlük yolundan ayrılmamak unsurlarını kapsıyordu. Avukat davanın haksızlığını anlayınca davadan çekilmek zorunda idi. Roma’da avukatlık onur mesleğiydi ve bu yüzden avukatlar hizmetleri karşılığında bir ücret almıyordu. Romanın tanınmış avukatlarından ve şairlerinden. Ovidus, “Güzel kadınların güzelliklerini satmaları ne kadar utanç verici ise bir avukatın yardımını satması da o kadar utanç vericidir.” diyerek Eski Roma döneminde avukatların ücret almasının onur kırıcı bir davranış olduğunu ifade etmiştir. Roma hukukunda “guato litis” yani ücret sözleşmesi yasağı vardı. Bu da avukatın bağımsızlığı fikrinden çıkmıştı. Çünkü böylesine bir ücret sözleşmesi Avukata bağımsızlığını kaybettirir, onu müvekkilinin ortağı haline getirirdi. Sanayi devriminden sonra vahşi kapitalizmin hüküm sürdüğü günümüze kadarki dönemde Avukatlık mesleği, “Pazar”ın konusu haline gelmiş, ticarileşmiştir. İktisat İdeolojisi, avukatlık alanını kontrolü altına almıştır. Bu dönemde müvekkilin çıkarının adaletle ilişkisi de avukatı ilgilendirmez olmuştur. Bunda hiçbir meslektaşımın kusuru bulunmamakla birlikte, “paraya bağımlı ve böylece de facto iktidarın vesayeti altında olmaya” bir direniş sergilememek ise bizlerin eksikliğidir. Ekonomik ve sosyal normlarımız yasal garanti altına alınmadıkça, sosyal statümüzün ve itibarımızın olması gereken çizgiyi yakalayamayacağı da aşikardır. Yaptığımız faaliyetin bir “iş” olarak görülmediği, “emeğimizin” kutsallığı gereği ekonomik kaygılarımızın olmadığı, böylece kılıcımızın parlak, kalemimizin sivri olduğu günler umuduyla tüm Adalet Savaşçılarının gününü kutlarım.

Etiketler:

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.